YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

AİLE ARMAĞAN EDELİM, ÇOCUKLARIMIZA

16 Haziran 2016 Perşembe 01:32

Uzun bir yaz tatiline daha kavuştuk/kavuşacağız.

Öğrenciler için üç aylık bir süreyi ifade eden yaz tatili, dört gözle beklenen bir tatildir. Ve bu dönem öncesinde tam da bu vakitlerde, karnelerini alan onca öğrencinin durum kritiğini yapmak için büyüklerimiz tarafından bir dolu tavsiyede bulunulur. “Zayıfı olan öğrencinin üstüne çok gitmeyin. Karnesi kötü olanlar gelecek yıl daha çok çalışsın…”

Günümüz eğitim sistemine çok da uymayan bu ve benzeri tavsiyeler, taraflar tarafından zaten çok da ciddiye alınmamaktadır.

Sürekli yarış ortamında koşturup durduğumuz çocuklarımız için karnesinin kötü gelmesi bir kere felaket demektir. Rakiplerinin birkaç puan öne geçmesi demektir ki bu da bilinçli(!) hiçbir velinin sırf çocuğunun iyiliği için(!) asla izin vermeyeceği bir durumdur.

Öğretmenler üzerindeki çok yönlü ve iyi niyetli(!) baskılardan dolayı da zaten günümüzde o cenah, bir karnenin istenmeyen notlarla eve gitmemesi için canla başla çaba harcamaktadır.

Çocuğunu ve başarılarla dolu karnesini eve almaya hazırlanan veliler ise günler pardon aylar öncesinden çocuğu için yaz dönemini verimli geçirmesi adına; kurslar, etüt merkezleri, merdiven altı veya üstü dershaneler, yaz okulları… bakınmaktadırlar. Amaç tabiî ki üç mevsim, gün boyu dışarıda olup da evine geç vakitlerde girmek mecburiyetinde kalan çocuğuna, geriye kalan o malum yaz mevsiminde de verimli zaman geçirme imkânı sunmaktır. Bu nedenle de okul zamanında çocuğundan kendince maddiyatı esirgemeyen veliler, tatil süresinde de maddi desteklerini esirgemeyeceklerdir.

İşin aslı ise, çocuğun dışarıda olmasına alışkın olan veliler için, onun bu süreyi evde geçirmesi ev ve kafa dağınıklığına, gürültü oranının artmasına vesiledir. Bu da istenen bir durum değildir. Ama düşünülmez ki şimdilerde kendi evinde barındırılmasına tahammül edilmeyen çocuk, belli bir yaştan sonra zaten eve girmeyerek ebeveynlerini yüzüne hasret bırakacaktır. Bu yaşlarında beraberlik adına sağlam atılamayan temeller, zaten ilerleyen yıllarda kendi çocuğumuzu bizden uzaklaştıracaktır. Ve bu gün çocuğuna üç ay evde tahammül edemeyenler, gelecekte tamamen yalnızlığa mahkûm bırakılacaktır.

Çocuklarımızla sağlam bir iletişim dilimiz yok maalesef. İçerisinde bulunduğumuz günümüz şartları buna yeterince izin vermiyor zaten ama bizler de onlardan zaman çalmak için çaba harcıyoruz. Ailesi tarafından eğitim verilmeyen veya sınırlı verilen çocuğun, sosyal ortamda sürekli problem oluşturduğunu bilmeyenimiz kaldı mı, bu arada? Bizim ver/e/mediğimiz eğitimi hiçbir ortamda tamamlayamayacağı bilinmeyen bir şey değil. En önemlisi de aile sevgisi ve sıcaklığından mahrum nesiller var avuçlarımızda. Kendi çocuğuna tahammül gösteremeyecek yoğunluğa sahip aileler var. Beraber yenilen yemeklere, yapılacak işlere hasret aile bireyleri var.

Bu yaz bırakalım karneyi, zayıfı, kursları, etüt merkezlerini, yaz okullarını… Aile olmanın sıcaklığını yaşamaya çalışalım şu üç ay süresince. İmkânlarımız ölçüsünde birlikte vakit geçirmeye çalışalım. Her türlü sanal ortamı gerçek ortamlara feda edelim kırpmadan gözümüzü. Alalım ellerinden bilgisayarları çocuklarımızın. Kitap okusunlar bize. Başlarını dizlerimize yaslayıp saçlarını okşarken, o anların tadını çıkarmaya bakalım. Tabiatın bağrına salalım onları. Bırakalım bir kelebeği gerçek ortamında görsün ve onun peşinden koştursun. Karınca yuvalarını yakından izlesin. Bulduğu bir ağaca tırmansın. Elleri toprağa değsin. Çamurun da bir malzeme olduğunu keşfetsin….

Tükettiğimiz onca hormona karşılık, hormonlu nesiller var ellerimizde. Bizler az çok doğallıklar gördük. Ancak çocuklarımızdan doğal olan çok şeyi esirgedik ki en önemlisi aileye hasretler. Bu nedenle, aile armağan edelim bu tatilde çocuklarımıza. Yani en fazla özlediği, en çok ihtiyaç duyduğu varlıklar olan anne ve babasını. Uzun zamandır bıraktığımız küçük elleri, hatamızı fark ederek tutmak için döndüğümüzde bulamayacağız. Hayatımızdaki hiçbir şey de onlar kadar kıymetli değil. Amaç gelecek için uğraşmaksa, geleceği de imar edecek olanlar onlar değil mi? O halde düşündük mü? Neyin peşindeyiz, toplum olarak?

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #