MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

İYİ Kİ ÖĞRETMENİM DEMEK İÇİMDEN GELMİYOR

24 Kasım 2018 Cumartesi 05:00

Dün 25 öğrenci okul bittikten sonra evine zamanında varamadı. Servis bozulmuştu, okulda çaresiz 2,5 saat beklemek zorunda kaldılar.

Bu bekleyiş sürerken sorumsuz servis şoförünün talimatıyla öğrenciler servisi ittiler, çalışsın diye... Hiç bir güvenlik tedbiri, hiç bir önlem almadan çocuklara servisi ittiren şoföre dur diyecek bir öğretmen, bir müdür yardımcısı veya bir müdür... hiç biri yoktu.

2,5 saat servis bekleyen öğrencilerin durumu kimseyi ilgilendirmiyordu. Bazı öğrenciler açlığını bastırmak için yiyecek bir şeyler almak üzere pek de yakın olmayan markete yürüdü. Diğerlerinin belki parası yoktu, belki yol yürüyecek takati yoktu, belki de yanında yiyeceği vardı.

Durumu ailelere de ileten yoktu. Çocuklar okuldan çıkmış, iki saattir bekliyorlar ve okuldan hiç kimse bu sorunla ilgilenmiyor.

Çocuğum gecikince, okul yönetiminden birisini aradım. Servisin bozulduğunu ve yeni servisin geleceğini söyledi. Durumu öğrenmek için telefonu olan bir öğrenciyi aradım. İki saat önce servisin bozulduğunu ve yeni servisin hala gelmediğini söyledi. Ayrıca arabayı iterken bazılarının üzeri çamur oldu dedi.

Bu servis defalarca şikâyet edildi. Sene başında trafikten men edilmiş ama nasıl olmuşsa geri trafiğe çıkıyor ve insan taşıyor. Servis çok eski, dökülüyor, emniyet kemerleri yok, frenler kötü, klima yok, koltuklar sağlam değil ve yetersiz, bu nedenle her seferde 3-5 öğrenci ayakta gidiyor. Servisle ilgili durumdan okul yönetiminin bilgisi var ancak kimse sorunu sahiplenmiyor.

Servisin bağlı olduğu şirket duyarsız, Milli Eğitim Bakanlığı denetlemiyor, okul yönetimleri elimizden bir şey gelmiyor diyorlar.

Üstelik bu hadise, KKTC gibi eğitim ve gelir seviyesi Türkiye'den yüksek bir ülkede oluyor. Çocukların en basit hakları ve güvenlikleri konusunda bile kimse, hem de hiç kimse duyarlılık göstermiyor.

İşlerine gelince mevzuat diyenler, işlerine gelmeyince çocukların hakları bile olsa umursamıyorlar. Okullarda hala sigara içiliyor, üstelik yasak olduğu halde. Ne okul müdürleri denetliyor ne de bakanlık.

İnsanların, çocukların hayvan gibi taşındığı servisler KKTC'de vaka-i adiyedendir. Polis yakalar trafikten men eder, üç-beş gün servis ortalıkta görünmez, sonra bir bakarsın hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam eder.

Fen dersine girip fen öğrenememek, matematik dersinde matematik öğrenememek burada çok normal. Özel dersle kapatıyor herkes açığı, tabi parası olan...

Okullardan mezun olanlar bir saat bile laboratuvar görmeden mezun oluyor ama nasıl oluyorsa ülkede mühendis, mimar, eczacı, öğretmen gibi meslek dallarında aşırı mezun var.

Müzik öğretilemiyor, sanat öğrenilemiyor ve öğrenenler özel gayretlerle öğreniyor. Öğrenciler gelecekleri konusunda çok umutsuz. Yeteneklerini keşfedip geliştirecek bir ortamları yok. Bu durumda nasıl iyi ki öğretmen olmuşum diyebileyim.

Hayvan bile taşınmayacak taşıtlarla öğrencileri taşıyan servislere sesini çıkarmayan yetkililer var Kıbrıs’ta. Hiç emniyet kemerinin olmadığı, hiçbir güvenlik tedbirinin alınmadığı, hurdaya çıkması gereken araçlarla okula giden öğrencilerin olduğu bir ülkede ben nasıl iyi ki öğretmen olmuşum diyeyim.

ÖSYM sınavlarında Hakkari’nin bile gerisinde başarı gösteren KKTC’nin okullarında çocuklar bilim namına ezberden başka bir şey öğrenmiyor. Laboratuvarlar işlemiyor, eğitim özel ders ve dershane furyasına teslim edilmiş. Bu ortamda nasıl iyi ki öğretmen olmuşum diyeyim.

2010 yılında geldiğim KKTC’den 2015 yılında Türkiye’ye döndüm. Beş yılda Türkiye’nin eğitimde, niteliksel ve niceliksel anlamda nasıl yol kat ettiğini yaşayarak gördüm. Çocuğumun Türkiye’deki okulunda (henüz ortaokul olduğu halde) onlarca proje çalışması yapılıyordu. Bilim ve sanat adına harikalar öğretiliyordu. Kendi çocuğum 6. sınıfta robotik kod eğitimi almaya başlamıştı.

Diğer çocuğum Türkiye’deki Bilsem sınavlarını geçmiş, kaydını yaptırmıştık. Bilsem’i kazanan çocuğuma burada origami eğitimi veriliyor. Satranç ve müzik eğitimi verenler de var ancak bütün bunlar haftada bir gün birer saat ve herhangi birini seçmek zorundasın. Çocuk çok sevdiği halde satranca gitmek istemiyor, çünkü öğretmen ders anlatmıyor diyor.

Çocuklarımız yetenekleri doğrultusunda eğitim almıyor. Onların potansiyelleri ezberci eğitime kurban ediliyor Kıbrıs’ta.

2015’e kadar görev yaptığım Kıbrıs’a 2017’de yeniden geldiğimde hiçbir şey değişmemişti. Eski tas eski hamam, herkes mutlu ve mesut olarak koca bir hiçlikte kayboluyordu adeta.

Bu ortamda fark yaratmak için attığım her adım engellendi, her fikrim değersiz görüldü. Yetkililere götürdüğüm her şeye tamam dendi ama değişen olmadı. Bu ülkede teneffüs hakları bile verilmeyen çocuklar varken nasıl derim iyi ki öğretmen olmuşum.

Hâlâ kılık kıyafetle uğraşır okul yönetimleri, öğrencilerin saçına başına bakar, gestapo gibi kapıda bekleyip kıyafet nöbeti tutar öğretmenler ve idareciler. Ama boş geçen dersler konusunda kimse bu kadar ciddiyetle meseleye eğilmez. Öğrencilere bu kadar çarpık bir anlayışla yaklaşılırken ben nasıl derim iyi ki öğretmen olmuşum.

Bir öğrencim geldi. Hocam gitar çalıyorum, şu arkadaşımda bateri çalıyor. Okulda da birtakım gösteriler ve çalışmalar yapmak istiyoruz dediler. Benden okul idaresi konusunda yardım istediler. Ne okul idaresi onlara bir yol gösterdi, ne duyarlı öğretmenler… O çocuklara odamı verdim ancak yine izin verilmedi. Sonunda çocuk okuldan ayrıldı, ben o çocuklar için bir şey yapamamışken nasıl diyebilirim iyi ki öğretmen olmuşum.

Derslik sorunu yok, öğretmen eksiği sorunu kolay çözülür durumda ancak eğitim konusunda tam gün eğitime geçmeye bile karşı olan eğitimcilerin, eğitim paydaşlarının baskın olduğu yerde ben nasıl derim iyi ki öğretmen olmuşum.

Bunca yıl sonra ilk defa öğretmen olduğuma sevinemiyorum. Bir öğretmenler günü daha geldi, öğrencilerim, meslektaşlarım, sokaktaki vatandaşlar öğretmenler günümü kutluyorlar. İlk defa bu kadar acz içinde kaldım. İki üç öğrenci kurtarayım diyorum, fark yaratayım diyorum, adeta ellerim kollarım bağlanmış, çırpındıkça önüme yeni engeller çıkıyor…

Ne vazgeçtim öğretmenlikten, ne öğrencilerim için bir şeyler yapmaktan… Elimden geleni yapmaya devam edeceğim ama bu sene iyi ki öğretmen olmuşum demek içimden gelmiyor…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Özlem
Kesinlikle haklısınız hocam... Derin yaramız bunlar kimse üretici degil çok üzülüyorum...