YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

EĞİTİM SİSTEMİMİZDE BAŞARI SORUNU

07 Haziran 2016 Salı 09:08

Bir eğitim öğretim dönemini daha noktalamak üzere olduğumuz şu yoğun dönemde, eğitim camiası içerisinde bulunan herkese kolaylıklar…

Balolar, partiler mezuniyet eğlenceleri derken yine bir nesli daha hayatın bağrına terk etmekteyiz.
Her yeni bakan ile beraber değişiklik arz eden eğitim sistemimiz hakkındaki birçok tartışma gündemdeki sıcaklığını muhafaza ededursun, birkaç taze başlığa göz atma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Geçen zaman diliminde sosyal medyada espri konusu da olan alınan belge sayısının çokluğundan hareketle yapılan çeşitli yorumlara göz atıldığında, belge sayısındaki sıra dışı artışın merak edilen sebebi aslında çok açıktır efendim. Şöyle ki; her sınıf seviyesinde, özellikle de son sınıf seviyesinde olup da takdir, teşekkür… gibi belgelerden almayan öğrenci neredeyse yok ve geçmiş zaman mezuniyetlerine göz atıldığında örneğin takdir belgesini hak eden öğrenci sayısının okul genelinde gayet sınırlı olduğu, bu azlıktan dolayı da yılsonunda tüm öğrencilerin bulunduğu meydanda hak eden öğrencilerin onure edilerek verildiğini hatırlatmakta fayda var. Günümüzde ise özellikle 12.sınıfta mezun olanların abartılı/-sız tamamının belgeyle evine gittiğini zaten bilmekteyiz.
Temel Liselerde okuyan öğrencilerle diğer liselerde okuyanların sözüm ona yarıştığı, temel liselerdekilerin Milli Eğitim müfredatını -tam tabirle- rafa kaldırıp, bil fiil üniversiteye hazırlık derslerine yoğunlaştığı ama diğerlerinin hala söz dinleyen öğretmeni oynadığı bir sistem var önümüzde. Bu sistem içerisinde yerini alanlar da doğal olarak notları abartarak kendi öğrencisini bu yarışta rakiplerine kavuşturmaya çalışıyor.
Notları günler öncesinden girmek mecburiyetinde olan öğretmen. İnternet ortamında notunu anında gören öğrencisiyle beraber soluğu okulda alan velinin her biriyle dakikalarca not pazarlığı yapmak mecburiyetinde bırakılıyor. Bu durumda da yoğun stres ve baskı duygusu yaşıyor. Belki hak edilen değil de pazarlığa bağlanan puanı vermek durumunda kalıyor. Kimseyle muhatap olmak istemeyen öğretmenler de tez elden uçuk puanlarla notları şişiriyor.
Öğrencinin karne öncesi notlarını sanalda görmesiyle birlikte işin sürpriz yanı da tamamen yok olmuş durumda. Hâlbuki karneyi merak etmek de çok güzel duygular yaşatıyordu (eskiden). Artık heyecana gerek kalmıyor, karneye de. Dolayısıyla öğrenci son gün okula belgesini almaya geliyor.
Alınan bunca belge eğitim kalitesini arttırmadığı gibi, öğrenciyi ders çalışma ve başarı gösterme konusunda da güdülemiyor. Öğrenci nasıl olsa yüksek bir başarıyla sınıfını geçiyor.
Yapılan toplu sınavlarla, bu işin samimiyeti ve hak hukuk davasından nasipsiz/habersiz bazı eğitimcilerin eline terk etmek mecburiyetinde kalınan sınav kâğıtlarındaki toplu kopya olayı da toplu sınavın eğitim sistemimize kazandırdıklarından. Ayrıca toplu sınav sebebiyle bu haftalarda, okuldaki eğitim öğretimin durması bu işin cabası. Her öğretmenin konuları yetiştirme ve anlatımındaki üslup farkı göz önünde bulundurulduğunda ise sınav sorularını hazırlama olayı da ayrı vahamet. Kısacası herkesin sorumlu olduğu toplu sınav işinde hiç kimse sorumluluğu yüklenmek istemediğinden toplu sınav eğitim açısından olumlu bir eylem gibi görünmüyor.
Şimdilerde ise; 4+4+4 sisteminin tartışmaları bitmeden ve bu sistem kayda değer bir başarı grafiği göstermeden 3+3+3+4 sistemini tartışmaya başladık. Bakalım daha ne sistemler geçecek eğitim hayatımızdan da daha kaç nesil denek olmaktan kurtaramayacak yakasını.
Kaliteyi değerlendirirken niteliğe değil, niceliğe bakmaktayız ki bu en büyük yanılgımız. Bir kişi ne kadar uzun yıllar okursa ve ne kadar çok şeyi okuyup ezberlerse o kadar iyi donandığını düşünüyoruz. Geçerliliğini çoktan kaybeden demode bilgiler çok fazla yer işgal etmekte değil midir her birimizin zihninde?
Biz büyüklere nasıl bir fayda sağladığını düşünüyorsak eğitim adı altında öğrendiklerimizin, gençliğimizi eğitirken de bu tecrübeleri göz önünde tutmalıyız. Artısı ve eksisini hakkıyla değerlendirip sonra icraatlara koyulmalıyız. Sağlam temeller üzerine kurulu, verimli bir eğitim sistemi her birimizin hayali. Ne kadar sıkarsak, verimin o kadar artacağı fikrinin yanlış olduğu ise artık sır değil.
Vakti zamanında kredili sistem avantajını yaşayaraktan liseyi 2.5 yılda bitirmiş bir öğrenciyim. Ve şimdilerde dört yıl okuyanlara bakıp, günümüz öğrencileriyle aramdaki eksik/farkın sadece ‘ZAMAN’ olduğunu düşünmekteyim.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #