YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

EY SAMİMİLER!

12 Kasım 2015 Perşembe 07:24

Siyasi hayatı çalkantılarla dolu bir ülkem var. Öyle ki kırılgan bir ekonomik sisteme, değişken politika ve eğitim stratejilerine, sürekli yenilenen ve her biri diğerine uymayan ayrıca onu aratan yönetmeliklere…ve ağız birliğini çok çabuk sağlayan, yerine göre yücelten, yerine göre de ders vermeyi bilen bir seçmen kesimine sahip. Oy kullananların büyük oranı bir kişiye körü körüne bağlanmak gibi ergen psikolojisini üstünden atmış çoktan. Girilen bir seçimde alınan oy oranlarıyla, kısa bir süre sonra yenilenen seçim atmosferinden sonraki oy oranları bunun göstergesi. Ve gelinen son noktada tek parti olarak kaldığı yerden yoluna devam etme görevi verilen iktidar partisi ve mensupları için tarihe mal olmuş birtakım hatırlatmalar…

624 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğunu ayakta tutan temel prensipler vardı.

Ünlü Osmanlı tarihçisi Mustafa Cenabi'nin "Cenabî Tarihi" adıyla da bilinen "el-Hâfilü'l-Vâsıt ve Aylemü'z-Zâhirü'l-Muhît" adlı Arapça eserinin Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı bir nüshasında mevcut olduğu bilinen, kendisinden önce kimsenin söz etmediği ve yıllarca idareye talip olanlara bir şekilde hatırlatılan, örnek gösterilen Osman Gazi’nin kayın pederi ve hocası, Osmanlı’nın fikir babası Şeyh Edebali’nin Osman Bey'e Nasihati adlı nasihatname tarzı yazıdan örnek aldığımız bazı cümleler şunlardır:

“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana… Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…

Ey Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!.. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.                                

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır… Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin…
Şu üç kişiye; cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir… Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir… İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli… Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.
Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın… Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin…”

Halka rağmen siyasetin olamayacağı, torpil vs. ile elde edilen güçle işlerin ancak bir noktaya kadar gidebileceği, ehil olmayanların, hatırla gönülle bir yerlere gelen/getirilenlerin o vazifeye sadece yük hükmünde olacağı unutulmamalı.

Bu nasihatlerin içerisinden en hatırı sayılır maddenin adalet olduğunu düşünüyorum. Haklıya hakkının verildiği, adaletin hakkıyla teslim edildiği bir toplumda geriye kalan tüm güzellikler kendiliğinden topluma yerleşecektir. Asırlarca adaletle yöneten Osmanlı, altı yüz küsur yıl bu anlayış neticesinde ayakta kalmayı başarmıştır. Allah, yarınları inşa etme noktasında, amacı ülkeme hayır getirmek ve onu geleceğe taşımak olan tüm samimilerin yardımcısı olsun…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #